Karşımdakine “kendini seviyor musun” diye sorduğumda; genellikle ya “evet” ya da “seviyorum herhalde” gibi cevaplar alıyorum. Ama konuşmaya başladığımızda, kendilerini sevmeyi bile bilmediklerini görüyorum çoğu zaman. Belki de asıl sorunumuz bu. Kendimizi sevmenin ne olduğunu bile bilmiyoruz, ya da nasıl seveceğimizi. İçimizdeki o kocaman sevgiyi kendimizden başka herkese akıtmak konusunda çok başarılıyız oysa. Karşılığında onlar da bizi çok sevsinler istiyoruz ve tüm mutluluğumuzu bu koşullu sevgi alışverişine teslim ediyoruz. Bu da o kişiler hayatlarımızdan çıktıklarında, neden ‘yok olmuşuz gibi’ hissettiğimizi açıklıyor. Aslında yok olduğunu hissettiğimiz şey, kendi SEVME KAPASİTEMİZ, kendimizi sevme kapasitemiz. Zaten bizde olan ve kimsenin giderken yanında götüremeyeceği bir şey. O çok sevdiğimizi düşündüğümüz kişi hayatımızdan gittiğinde ya geri dönsün istiyoruz ya da hemen yerine birini koymak istiyoruz. Çünkü acilen ilişkinin içindeki iyilik halimizi geri istiyoruz. Kendimizle yalnız kalacak kadar bile tahammülümüz yok kendimize. Oysa kendimizi gerçekten sevdiğimizde, o iyilik halimizde kalmak için bir başkasına ihtiyacımız olmaz. Karşılaştığımız insanlara köprüden önceki son çıkış muamelesi yapmayız. Ne ilişki sırasında ne de bittiğinde kendimizi acımasızca hırpalamayız. Peki kendimizi sevmek ne demek?
Kendimizi sevmek; kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek, kendimize değer verip saygı duymak, zihnimize ve bedenimize minnettar olmaktır.
Kendimizi sevmeye başlamak için;
-Kendimizi olduğumuz gibi, tüm olumsuzluklarımızla kabul edelim.
Hangi durumda olursak olalım, bunun olmasının bizim için bir sebebi vardır ve bilinçaltımızdaki ihtiyaçlarımız, korkularımız vs sebebi ile bu duruma bizimde bir katkımız vardır. Bu anlayışta olduğumuzda, ihtiyaçlarımızı karşılamak için kendimize daha pozitif yollar buluruz.
-Tüm eleştirileri bırakalım.
Kendimizi ve başkalarını eleştirmek, bizleri yaratanı da eleştirmektir. Zaten kendimizi eleştirmeyi bıraktığımızda başkalarını da eleştirmeyi bırakırız. Kendimizi eleştirirken bulduğumuzda, hemen sözlerimizi ya da düşüncelerimizi iptal edip, yerine olumlularını koyalım. Örneğin; kendimizi “beni kimse sevmiyor, istemiyor” derken bulduğumuzda hemen zihnimizde o sözlerin üzerine X koyup, yerine “Ben çok sevilmeye değerim. Çok seviliyorum” diyelim. Ya da “Ben bunu yapamam, beceremem” dediğimizde, yerine “Her türlü koşul için tamamen yeterliyim. Önüme çıkan her şeyle baş edebilirim” diyelim. Başlarda bunlar komik gelebilir ve gerçekçi hissettirmeyebilir ama zamanla bilinçaltımız bunlara inanmaya başlar ve sözlerimiz gerçeğimiz olur.
-Eleştirmeyi bırakırken, övgüye geçelim.
Kendimizi övmek, ruhumuzu iyileştirir. HER SABAH KALKAR KALKMAZ VE HER FIRSATTA aynanın karşısına geçip kendimizi ne kadar çok sevdiğimizi ne kadar değerli olduğumuzu söyleyelim. Bizi üzen bir durumla karşılaştığımızda, aynanın karşısında gözlerimizin içine bakıp “Her şey yolunda. Ben güvendeyim. Ne olmuş olursa olsun seni seviyorum” diyelim. İyi şeyler olduğunda da yine aynanın karşısına geçip kendimizi övelim, başardıklarımız için kendimize teşekkür edelim. “Aferin. Çok iyi iş çıkardın” diyelim mesela.
-Kendimizi korkutmayı bırakalım.
“Ya yapamazsam ya olmazsa” gibi felaket senaryoları bizi kaygı enerjisinde tutar. Bunları bırakalım. Allah’tan başka hiç kimse ne olacağını bilemez ama bize özgür irade verilmiştir ve biz iyi düşünmeyi seçerek, hayatımıza iyi şeyleri çekebiliriz. Evet öğrenmemiz gereken yaşam derslerimiz, sınav dediğimiz basamaklar vardır ama bunların da hepsini kolaylıkla ve keyifle yaşamayı seçebiliriz. Bize mutluluk veren zihinsel bir imge bulalım; örneğin deniz kenarı, şömine başında bir dağ evi, bir çiçek, bir hayvan vs. Kendimizi korkuturken bulduğumuzda, düşüncemizi hemen bu mutluluk verici imgeye çevirelim. Ya da yaşadığımız sorunla ilgili, iyimser sonuçları zaten öyleymiş gibi gözümüzde canlandıralım.
-Kendimizi her koşulda destekleyelim.
Gerekiyorsa etrafımızdakilerden yardım isteyelim. İhtiyacımız olduğunda başkalarından destek istemek güçsüz olduğumuzu değil, bilakis güçlü olduğumuzu gösterir.
-Bize verilen bedenimize iyi bakalım.
Onu ihtiyacımızdan fazlasıyla doldurmak, sevgimizi saklamanın bir yoludur. Gerekli enerji ve canlılığa sahip olmak için sağlıklı besinleri tüketelim, bedenimize zarar veren bağımlılıklarımızla vedalaşalım.
İyileşmeler akşamdan sabaha olmaz. Sabır ister, emek ister. Lütfen kendimize her koşulda nazik, sabırlı ve şefkatli olalım. Hepimiz hata yaparız ve öğrenmek zaman alır. Sevdiğimiz insanlara nasıl davranıyorsak, kendimize de öyle davranalım. Ve lütfen bütün bunlara hemen şimdi başlayalım. Kilo verince, âşık olunca, işe girince, bir şeyler yoluna girince değil. Zaten o bir şeyler, bunları yaptığımızda yoluna girer…
Bize bunları öğrettiğin için teşekkürler Louise Hay.
Sevgi ve minnetle…